8. Hukuk Dairesi 2015/12095 E. , 2017/14182 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ:İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ:Şikayet
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece,
davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece
dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Borçlu sıfatıyla icra emri tebliğ edilen … vekili, takip konusu alacağın 20.04.2010-08.09.2011 tarihleri
arasındaki çalışmayı kapsadığını, müvekkilinin 9 numaralı daireyi 20.09.2013 tarihinde satın aldığından
bahisle takibe konu alacaktan sorumlu tutulamayacağını, dayanak ilamda müvekkilinin adının da
geçmediğini belirterek icra emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; “Her ne kadar
takibe konu ilamda davalı olarak apartman yönetimi yer almış ve ilamda davacının adı yazılı değil ise de
; Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 20.maddesi gereğince kapıcı olarak görev yapan alacaklının takibi kat
maliklerine yöneltmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, yine alacaklının çalıştığı dönem davacının
henüz taşınmaza malik olmadığı döneme ilişkin ise de, ilam tarihinin 11.12.2013 olduğu ve alacağın
karar tarihi itibariyle tahakkuk ettiği, tahakkuk tarihinde davacının taşınmazın maliki olduğu, bu
nedenle söz konusu ilama dayanılarak davacı aleyhine takip başlatılabileceği, davacının bu borcu eski
malike rücu edebileceği” gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmiş, hüküm şikayetçi vekili
tarafından temyiz edilmiştir.
İcra takibine dayanak yapılan ilamın incelenmesinde, davalı olarak … gösterildiği ve mahkemece
“….davalı … Apartmanı Kat Maliklerinden eşit oranda tahsili ile davacıya verilmesine.” karar verildiği,
daha sonra şikayet eden kat malikine icra emri gönderildiği anlaşılmaktadır.
İlamlı icrada borçlu ilam aleyhine olan yani ilama göre borçlu olan kişidir.
İlamlı icrada borçlu yedi gün içinde icra dairesine başvurarak icra emrine itiraz ediyorum demek
suretiyle ilamlı icra takibini durdurma imkanına sahip değildir.Borçlu yalnızca, İİK’nun 33. maddesi
hükmü gereğince, borcu ödemiş olması, alacaklıdan mehil almış olması veya ilamın zamanaşımına
uğramış olması halinde İcra Mahkemesinden icranın geri bırakılmasını isteyebilir. İcra emrine bu şekilde
itiraz edilmiş olması, icra takibini kendiliğinden durdurmaz. İlamlı takibe ancak yasada belirtilen
nedenlerle itiraz edilebilir. İlamlı takipte temel ilkeler mevcuttur. Bir ilamın ilamlı takibe konu
edilebilmesi için açık, net, likit, eda hükmü içermesi gerekir. İlama konu hükümde borçlunun kim
olduğu, takipte muhatabın kim olduğu konusunda hiçbir kuşku olmamalıdır. İlam hükmünün kime yada
kimlere yönelik olduğu konusunda duraksamamak gerekir.
İlamlı takibe itiraz nedenleri yasada sınırlı bir şekilde belirtilmiştir. Şikayetçinin talebi İİK’nun 33.
maddesi hükmü kapsamında bir itiraz değildir. İlamda davalı olarak yer almadığını, yargılamasında
bulunmadığını iddia etmektedir.Talep İİK’nun 16. maddesi yollamasıyla İİK.nun 41. maddesine dayalı
şikayet olarak değerlendirilebilir.
İlamda taraf olmayan şikayetçiye icra emri gönderilmesi ilamlı takip hükümlerine uygun değildir. Kat
maliklerine karşı ilama atıf yapılmak suretiyle ancak ilamsız takip yapılabilir. Anılan takibe itiraz halinde
ise; tamamı belirlenen borçtan, itiraz eden kat malikinin sorumlu olup olmadığı, sorumlu ise miktarı
alacaklı tarafından açılacak itirazın iptali yargılamasında belirlenebilir. İlamın yargılamasında yer
almayan takip konusu borcun ne kadarlık kısmından sorumlu olduğu ilamdan net bir şekilde
anlaşılamayan kişilere ilamlı takibin yöneltilmesi ve icra emri gönderilmesi, ilamlı takip hükümlerine
uygun değildir.
Bu nedenlerle Mahkemece icra emrinin iptali talebine ilişkin şikayette, alacaklıya tebligat yapılmaksızın
yazılı gerekçeyle şikayetin reddine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Şikayetçi vekilinin temyiz
itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.nun 366. ve 6100 sayılı